Kayıp Bir Ev, Yitirilmiş İlkler

Evimi arıyorum.
Çocukluğunuzu, gençliğinizi, o ilk gülüşlerinizi, ilk anılarınızı, ilk hayallerinizi arayışınız…
Bu arayışta, zihninizde yankılanan o can alıcı soru:
“Sahiden ne zaman yitirdik bu duyguları,içimdeki evimi hangi vakit yitirdim, ne zaman kayboldum virane olan bu hayatımda?”Bu kayboluş hissi, çoğu zaman bir anda belirmez.Daha çok, zamanın incecik ipliklerle ördüğü, farkında bile olmadan benliğimizi saran bir sis perdesi gibidir.İlklerimizi, o saf ve dokunulmamış anları yitirmemiz, genellikle hayatın getirdiği ağır sorumluluklarla, beklentilerle, hayal kırıklıklarıyla başlar.Çocukluğun kaygısızlığı, gençliğin cesur adımları, zamanla yerini daha gerçekçi, daha kırılgan bir bakış açısına bırakır.
Belki başkalarını doyurma çabamızda kendimizi unuttuk, belki yalanlarla ve manipülasyonlarla karşılaştıkça içimizdeki o saf evi viran ettik.
Ah keşkelerle yiyip bitirdiğimiz eski benliğimize eski sag-f temiz evimize dönebilsek…